MASPO Enerji her geçen gün, her alandaki sürdürülebilirlik performansını ve iş verimliliğini arttırarak, başta temiz enerjinin daha erişilebilir olmasının sağlanması bulunmak üzere, iklim eyleminde başarılı olmamıza katkı sağlamayı birincil amacı olarak belirlemiştir. Bu alandaki başarıların iklim adaletinin sağlanmasına ve doğanın korunmasına doğrudan katkı sağlayacağına inancımız tamdır.

2050 yılına kadar Türkiye'nin net sıfır emisyon hedefine ulaşabilmesi için, enerji, ulaşım, endüstri ve tarım sektörleri başta olmak üzere kapsamlı emisyon azaltımları gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu hedefe ulaşmak için, temiz enerji çözümlerine yapılacak yatırımlar kritik önem taşımaktadır.

Jeotermal enerji, Türkiye'de her ekonomik sektörde uygulanabilirlik gösteren ve büyük bir büyüme potansiyeline sahip olan önemli bir enerji kaynağıdır. Türkiye, jeotermal elektrik üretimi kapasitesi açısından EPDK tarafından yayınlanan 2022 Aralık Ayı Sektör Raporuna göre 1.691,34 MW ile Dünya'da dördüncü sıradadır.

Türkiye ekonomisi ve kurumların düşünce yapısı şu an için jeotermal enerjiye sınırlı bir önem veriyor olsa da, jeotermal enerji enerji dönüşümünde temel bir karbonsuzlaştırma unsuru olma potansiyeline sahiptir.

Temiz enerji hedeflerine ulaşmak ve iklim değişikliği ile mücadele etmek için, politika yapıcıları, iş liderleri ve halk, Türkiye'nin jeotermal enerjinin sunduğu kapsamlı değeri tanımalı ve bu potansiyeli değerlendirmelidir.

Jeotermal enerji, uzun vadeli, güvenli bir temel enerji kaynağı ve sera gazı emisyonlarının azaltılması potansiyeli sunar. Dünya'nın iç bölgelerinden erişilebilen jeotermal enerji, hem doğrudan kullanım için ısı sağlar hem de elektrik enerjisi üretmek için kullanılır. İklim değişikliğinin jeotermal enerji kullanımının etkinliği üzerinde büyük bir etkisi olması beklenmemekle birlikte, jeotermal enerjinin geniş ölçekli kullanımı, iklim değişikliğinin hafifletilmesinde anlamlı bir rol oynayacaktır.

Jeotermal enerji, yakıt yakma süreçlerini içermez ve bu nedenle doğrudan CO2 emisyonları minimum düzeydedir. Ancak bu tür tesislerin işletimi sırasında bazen az miktarda metan (CH4) ve hidrojen sülfür (H2S) gibi diğer gazlar açığa çıkabilir. Bu gazlar, genellikle kontrol altında tutulur ve elimine edilir, böylece çevresel etkiler en aza indirgenir. Jeotermal enerji, fosil yakıtlara kıyasla daha düşük doğrudan sera gazı emisyonlarına sahip bir enerji kaynağı olarak öne çıkmaktadır. Bu, sürdürülebilir ve çevre dostu bir enerji seçeneği sunar.

2050 yılına kadar karbonsuz jeotermal enerjinin yaygın olarak kullanılması, yılda 26 milyon otomobilin emisyonlarını dengeleyecek kadar büyük bir sera gazı azaltım potansiyeline sahiptir. Bu, elektrik sektöründen kaynaklanan sera gazı emisyonlarının 500 milyon metrik tonunu aşabilir ve ısıtma/soğutma sektöründen kaynaklanan emisyonları da 1.250 milyon metrik tonun üzerine çıkarabilir.

MASPO Enerji yenilenebilir enerji yatırımlarını Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sertifikası (I-REC) ile taçlandırarak alanında büyük bir değer yaratmıştır.

I-REC Nedir?

Yenilenebilir enerjiler, sürdürülebilir ve düşük karbonlu bir ekonomiye geçişte temel bir rol oynamaktadır. Bunun nedeni, bu enerji türünün geleneksel olarak kullanılan fosil yakıtlara göre daha küçük karbon ayak izine sahip olmasıdır.

I-REC (International Renewable Energy Certificate), yenilenebilir elektrik üretimi hakkında bilgi içeren bir sertifikayı ifade eder. Bu sertifika, elde edilen enerjinin kaynağını onaylayan verileri içeren benzersiz bir kimliğe sahiptir.

I-REC sertifikaları, I-REC Standard Foundation tarafından akredite edilmiş enerji hizmet sağlayıcıları tarafından oluşturulur. Bu sertifikaların kullanılması, şirketlerin sera gazı emisyonlarını uluslararası standartlar tarafından kabul edilen bir mekanizma aracılığıyla dengelemesine olanak tanır. Her I-REC sertifikası yenilenebilir kaynaklardan üretilen 1 MWh gücü temsil eder.

MASPO Enerji, şirketlerin karbon ayak izlerini azaltmalarına olanak tanıyan ve böylece dünyanın ihtiyaç duyduğu karbon nötrlüğüne ulaşmaya yardımcı olan eylemler için sürekli olarak çalışmaktadır.

Dünya genelinde sadece yenilenebilir enerji santrallerine verilen I-REC sertifikasını alan MASPO Enerji bu başarısıyla Manisa Alaşehir’de kurulu jeotermal enerji santralinde yenilenebilir enerji ürettiğini uluslararası düzeyde de teyit etmiştir.

Çevreye verdiği önem ve duyarlılığı esas alarak proje üreten kişi ve kurumları onurlandırmak adına düzenlenen Yeşil Ekonomi Ödülleri 2019 yılında 5’inci kez sahiplerini buldu. MASPO Enerji, Yeşil Ekonomi Programı'ndan yola çıkılarak Yeni Arayışlar Girişimi Platformu Derneği (YAPDER) tarafından geliştirilen Yeşil Ekonomi Ödülleri’nde ödül almaya hak kazanmıştır.

MASPO, çevresel etkileri azaltma, yönetme ve ortadan kaldırma amacıyla bir dizi politika, yönetim sistemi, kurumsal yönetişim yapısı, izleme ve değerlendirme aksiyon planları ile eğitim programları geliştirmiştir.

MASPO Enerji emisyon azaltmada en etkili yöntem olan enerji verimliliği konusunda Arge merkezi bünyesinde projeler geliştirmektedir. Santral iç tüketiminde en büyük etken olan hava soğutmalı kondenser fanlarında değişime giderek normal fanlara göre %20 nin üzerinde bir enerji tasarrufu sağlanmıştır.

Yenilenecek ekipmanlarda ve yeni yatırımlarda kullanılacak tüm elektrikli ekipmanlarda düşük enerji tüketimine sahip yeni nesil ürünler tercih etmektedir.

Santral içerisinde dolaşan jeotermal akışkanın içerisindeki kondanse olmayan gazların takibi yapılarak özellikle H2S eliminasyonu sağlayabileceğim yöntemler geliştirip prototip imalatlarını tamamladık. 2030 yılına kadar bu projeleri devreye alarak emisyon gazlarının %10 civarına yaklaşan oranlarda azaltılması hedeflenmektedir.

Emisyonların azaltılması için jeotermal kaynağın fayda sağladığı tüm alanları değerlendirilmektedir. 2023 yılında Ala-2 enerji santrali kontrol binası ısıtma sistemi elektrikli ısıtma sistemlerinden jeotermal ısıtma sistemine geçilmiştir. Bu sayede ısıtma kaynaklı oluşan karbon emisyonlarının önüne geçilerek emisyon salınımı kapsam-2 kısmında % 50 ye varan karbon azalımı sağlanmıştır.

Biyoçeşitlilik

MASPO Enerji, elektrik üretim aşamasında üretimin biyoçeşitlilik etkisini sıfıra indirirken, yaptığı araştırma ve geliştirme çalışmaları ile, elde edilen enerjinin yanı sıra mikroorganizmik canlılarla biyoşeşitliliğin zenginleştirilmesine CO2 nin fakirleşmesine katkı sağlayacak şekilde kullanımına da odaklanmaktadır.

MASPO Enerji tarafından devem etmekte olan biyoçeşitlilik çalışmaları kapsamında, jeotermal enerjinin sağladığı avantajlar ile mikroorganizmik olayların geliştirilmesi faaliyetleri etkili bir proje olarak olumlu sonuçlarını hissettirmektedir.

MASPO Enerji, jeotermal enerjinin tarımsal üretime katkısı ve tarımın gelişimi için değerini kavramıştır. Bu yönde gerçekleştirilen araştırma ve geliştirme çalışmalarımızın yakın dönemde bölgede tarım üreticilerine de değer katacağına inanıyoruz.

Üretken ve doğayı tam anlamıyla tanımlamaya çalışan Maspo Enerji, 2022’ de başlayan çalışmalarını 2023 yılında da devam ettirmiş olup gelecek yıllarda, jeotermal dünyasını elektrik enerjisinden mikrobiyolojiye mikrobiyolojiden tarıma ve daha da ötesinde bilimsel evrene dönüştürmeyi hedeflemektedir. Yapılan AR-GE çalışmaları kapsamında yerin binlerce metre altından gelen mineralli suların değer kaybetmeden tekrar doğayla bütünleşmesi ve yeşil sisteme kazandırılması için özveri ile çalışan Maspo Enerji, önümüzdeki günlerde hidro-organizmik dinamiğiyle sizlerle buluşuyor olacak.

Proje bir yandan karbon emisyonlarının azaltılmasına, doğaya ve evrene katkı sağlama üzerine düşünmeye sevk ederken bir yandan da mikro alemde insanlığın temel yapıtaşlarını, tarımsal faaliyet gösteren çiftçilerin organik gübre ihtiyaçlarını iyileştirilmiş bir şekilde karşılamaya yönelik çalışmalar sunacaktır. Herkes bir şekilde jeotermal sahalar ile etkileşim halinde iken, Maspo Enerji termal sularda elektrik üretiminin yanı sıra insanlığa, bilime ve canlı yaşamına bilimsel bir gerçeklik kazandırmayı hedeflemektedir.

Küresel ısınmadaki artışın önümüzdeki 20 yılda + 1,5 C’ yi bulmasıyla dünya, birçok kaçınılmaz iklim tehlikesiyle karşı karşıya kalacak ve 1,5 derece limitinin kısa süreli aşılması bile geri dönülemez sonuçlar doğurmak için risk barındırıyor olacak. Nüfusunun da önümüzdeki 20 yıl sonunda 9,7 milyar olması bekleniyorken, doğanın dengesizlikleri ve nüfustaki bu artışa bağlı olarak gıda oluşumundaki artış, ortaya çıkan sera gazı emisyonlarının artmasını tetikliyor olacak.

Sera gazlarının artması demek doğal dengenin bozulması ve buna paralel olarak insanlığın, canlıların, atmosferin ve hatta biyoçeşitliliğin azalması demektir. Buna ek olarak sera gazı emisyonlarını azaltabilmek ve oksijen-karbondioksit dengesini koruyabilmek için 2024 yılında, oksijen lehine çalışmalarda üzerimize düşen görevi yapmaya hazırız.

Nihai olumsuzluklara mahal vermemek adına C ayak izini minimum seviyelere indirmenin de planları içerisindeyiz.

Dünyada kontrollü̈ şartlarda geniş̧ ölçekli kültürü yapılan mikro alg türlerinin ekonomideki önemi büyüktür. Bu önem mikroalgal biyomasın çeşitli endüstrilerde ve alanlarda kullanılmasından ileri gelmektedir. Dünyada ve ülkemizde atık su arıtımı ve jeotermal santrallerde atıl suların değerlendirilmesi aşamalarında mikroalgal biyomasın kullanılmasına ilgi günden güne artmaktadır.